Avrupa sıhhat sistemlerinden tutum etmek istiyorsa, kelimenin tam anlamıyla harekete geçse iyi olur.
Dünya Sıhhat Örgütü (WHO) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafınca Cuma günü gösterilen bir rapora bakılırsa, Avrupalıların fizyolojik aktivite eksikliği AB ülkelerine yılda 8 milyar avroya mal oluyor.
Oyunun durumu? İyi görünmüyor.
Yazarlar, bloktaki yetişkinlerin üçte birinden fazlasının, DSÖ’nün haftada minimum 150 dakika orta yoğunlukta fizyolojik aktivite yapması ihtiyaç duyulan fizyolojik aktivite yönergelerini karşılamadığını söylüyor. Ve DSÖ raporunda yer edinen son olarak Eurobarometer kamuoyu anketine katılanların neredeyse yarısı, asla egzersiz yapmadıklarını yada spor yapmadıklarını söylemiş oldu.
Ve COVID-19 salgını, yetişkinlerin yarısından fazlasının fizyolojik aktivite sıklıklarının düştüğünü bildirmesiyle duruma tam olarak destek olmadı.
DSÖ Avrupa bölge direktörü Hans Kluge, rapora birlikte rol alan bir basın açıklamasında, “Rapor, fizyolojik aktiviteyi teşvik eden politikalara yatırım yapmanın yalnızca bireysel refahı ve cemiyet sağlığını iyileştirmekle kalmayıp, bununla birlikte ekonomik temettüler de sağladığına dair kanıt sağlıyor” dedi.
“Fizyolojik aktiviteye yatırılan her avro, ekonomik faydalarda 1,7 avroluk neredeyse iki kat getiri sağlıyor” dedi.
Sadece bu yönergelere uymak yalnız para biriktirmekle ilgili değil, bununla birlikte yaşam kurtarmakla da ilgili.
Yazarlar, harekete geçmenin AB’de her yıl 10.000’den fazla erken ölümü önleyebileceğini yazıyor.
Analizleri ek olarak, her insanın tavsiye edilen etkinlik yönergelerine uyması halinde, blokta 3,8 milyon kardiyovasküler hastalık vakası, ortalama 1 milyon tip 2 diyabet vakası ve dahil olmak suretiyle 2050 yılına kadar 11,5 milyon yeni bulaşıcı olmayan hastalık vakasını önleyeceğini buluyor. 400.000’den fazla çeşitli kanser vakası. Ve egzersizin ruh sağlığına yararları göz önüne alındığında, 2050 yılına kadar 3,5 milyon depresyon vakasını da önleyecektir.
Sadece fizyolojik hareketsizlik seviyeleri blok genelinde aynı görünmüyor.
Raporda, “Yetersiz fizyolojik aktivite bilhassa bazı Cenup Avrupa devletlerinde yaygınken, İskandinav devletlerinde daha azca yaygındı” deniyor.
Açık ara önder mi? Finlandiya. Uzun, soğuk kışları olan ülke, yetersiz aktivite prevalansının en düşük bulunduğunu kaydetti ve onu İsveç izledi. Yelpazenin öteki ucunda, yetersiz aktivite yaygınlığının en yüksek olduğu güneşli Portekiz yer alırken, onu Almanya, Kıbrıs ve İtalya izliyor.
Sadece AB liderlerinin hemen hemen hareketsizliğin maliyetleri mevzusunda soğuk ter dökmelerine gerek yok – rapor hem sağlığı hem de kasayı iyi mi artıracağına dair tavsiyeler sunuyor.
Bu, işe yada okula gidip gelirken etken ulaşımı teşvik etmek benzer biçimde bir takım siyaset seçeneğini ihtiva eder; spor altyapısına yatırım yapmak ve mahalli spor kulüplerine fon sağlamak; ve bisiklet yollarına yada toplu taşımaya yatırım yapmak ve parkları, patikaları ve yeşil alanları çoğaltmak.
Kurtarılan avro ve Avrupalıların sayısı yeterince inandırıcı değilse de, yazarlar ek olarak daha sıhhatli bir nüfusun daha büyük, daha üretken bir işgücüne dönüştüğü gerçeğine de işaret ediyor.