AB, Avrupa’nın sığınmacıları karşılama biçiminde düzeltim yapma şansını rayından çıkarmakla tehdit eden çoğalan anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için yaratıcı ve tartışmalı bir çözüm olarak göçmenleri reddetmeye bir fiyat etiketi koymaya çalışıyor.
Yetkililer, Avrupa’da koruma arayan on binlerce kişinin AB’nin 27 ülkesine daha eşit bir halde dağılmasını sağlayacak bir formül bulmak için aylardır gerilmiş müzakerelere kilitlendi.
Bununla beraber, göçmenleri kabul etmek için belirlenmiş herhangi bir fiyat teklifine daima karşı çıkan Polonya ve Macaristan şeklinde ülkelerde bu şekilde bir olasılıktan nefret ediliyor. Geçici bir çözüm olarak, diplomatlar hususi olarak oldukça paracı bir çözümü tartıştılar: Ülkeler, tekrardan yerleştirme programından çıkmak için ödeme yapabilirler.
Müzakereciler, sığınmacıları kabul etmeyi reddeden bir ülkeyi ücretlendirmek için göçmen başına bir ücret – ilgili oldukça sayıda kişiye gore 10.000 ila 22.000 Euro içinde bir yerde – pazarlık yapıyorlar. Başka bir seçenek de ülkenin bunun yerine, mesela yeni gelen göçmenleri kabul etmeye istekli olanlara maddi destek, ek yardım sağlamasına izin verebilir.
Teklif, Polonya ve Avrupa’nın doğu yarısındaki diplomatların ödemeler mevzusunda ağzını açmasıyla şimdiden sorunlarla karşılaştı.
Ayrıca, diplomatlar uzun süredir üstünde çalışılan anlaşmayı perçinlemeyi ummadan ilkin, göç politikasıyla ilgili pek oldukça derin kavga çözülmedi. Cenup ülkeleri kaç sığınmacının kuzeye ve doğuya tekrardan dağıtılabileceği mevzusunda pazarlık ederken, bu bölgeler göçmenlerin AB içinde izinsiz yer değiştirmesini önlemek için cenup komşularına daha fazlasını yapmaları için baskı yapıyor.
Bu, sürecin dağılma yada daha çok gecikmeyle karşı karşıya kalma riskiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor ve bu da AB’nin en can can sıkan zorluklarından birini çözmede bir kez daha başarısız olabileceği ihtimalini artırıyor.
Hollandalı bir Avrupa Parlamentosu üyesi olan Sophie in ‘t Veld, “Konsey ivmeyi yakalayamazsa, ortak bir siyaset ufukta muhtemelen temelli olarak kaybolacak ve bizi kimsenin işine gelmeyen kaotik statükoyla baş başa bırakacak” dedi. merkezci Renew Europe grubu ile.
gerçek anı
Göç tartışmaları gelecek hafta Brüksel’de hakim olacak. Konsey, çalışmalarını göçü denetleyen hükümet bakanlarına teslim etmeden ilkin Çarşamba gününe kadar kendi müzakerelerini tamamlamayı hedefliyor. Perşembe günü bir toplantı için Brüksel’de toplanacaklar.
Müzakerelere aşina olan ve hususi görüşmeleri görüşmek suretiyle isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan iki dış ilişkiler uzmanı, müzakereciler o zamana kadar bir anlaşmaya varamazlarsa, hükümet bakanlarının bu ay içinde hususi bir toplantı için tekrardan toplanabileceklerini söylemiş oldu. POLITICO, isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan başka diplomatlarla da görüştü.
Geriye kalan fay hatları karmaşık ve örtüşüyor ve geleneksel coğrafi yada ideolojik hatlar içinde kolay kolay yıkılmıyor.
Temel düzeyde, yetkililer, çoğunlukla İtalya ve Yunanistan şeklinde cenup Avrupa ülkelerinin kıyıları süresince AB’ye gelen sığınmacı sayısındaki artışı ele almaya çalışıyor. Amaçları: Başvuruları reddedilen kişilerin geri gönderilmesini kolaylaştırırken, bu sığınmacıların Avrupa çapında daha eşit bir halde işlenmesini ve yerleştirilmesini sağlamak.
Senenin ilk dört ayında, 80.000’den fazla göçmen, resmi bir giriş noktasından geçmeden AB’ye ulaştı; bu, 2022’nin aynı dönemine gore yüzde 30’luk bir sıçramayla, 2016’daki Avrupa’ya göç artışından bu yana görülmemiş bir yüksek düzey. .
Uzun süredir devam eden bir kaide sebebiyle, bu göçmenleri ilk alan ülke yasal olarak sığınma başvurularını işleme koymak zorundadır ve bireylerden mesuldür.
Bu, yeni gelen sığınmacıların orantısız bir halde Avrupa sınırları süresince yerleştikleri yada ondan sonra başka bir yerde iş aramak için AB içinde resmi izin olmaksızın başka bir ülkeye taşındıkları anlamına gelir. Fazlaca sayıda AB sınır ülkesi, ısrarlı ve iyi belgelenmiş “geri itme” iddialarıyla karşı karşıya kaldı.
Sığınmacıları kabul etmek ve dağıtmak için AB çapında bir sistem oluşturma girişimleri, son yıllarda, bir çok süre ülkelerin yasal olarak belirli sayıda insanı kabul etmek zorunda olabileceğine dair herhangi bir emare sebebiyle, onlarca kere karaya oturdu.
Şimdiye kadar.
Tavsiye edilen çözüme “mecburi dayanışma” adı veriliyor. Tüm AB ülkeleri, ya belirli sayıda sığınmacıyı kabul etmeye ya da mali tazminat ödemeye zorluk çekecek ve bu, maddi yardımı da içerebilir – mecburi kotalara karşı çıkan ülkelere çıkış izni verilmesi.
POLITICO tarafınca görülen ve İsveç’in Konsey’in dönüşümlü başkanlığını yönetme rolünün bir parçası olarak Mayıs ayı sonlarında dağıttığı yakın tarihindeki bir teklif taslağı, “Hiçbir Üye Devlet hiçbir süre tekrardan yerleştirme yapmak zorunda kalmayacak” diye ısrar ediyor.
Görüşmelere katılan oldukça sayıda diplomata gore, açıklanan rakamlar 10.000 ila 22.000 avro içinde değişiyor. Avusturya ve Slovakya şeklinde ülkeler, toplamın bir sığınmacıyı bir yıl süresince işleme koymanın ve barındırmanın averaj maliyeti bulunduğunu gösteren araştırmalara dayanarak daha düşük sayı için bastırıyorlar. Öteki diplomatlar, İsveç cumhurbaşkanlığının daha yüksek bir sayı gösterdiğini söylemiş oldu.
Gene de yaklaşım herkesi yatıştırmadı. Halihazırda savaştan kaçan 1 milyon Ukraynalıyı kabul etmiş olan Polonya, öteki göçmenlerin oraya yerleştirilmesini engellemek için niçin daha çok ödemesi icap ettiğini hâlâ sorguluyor. Slovakya ve Çek Cumhuriyeti şeklinde Doğu Avrupa ülkeleri de 22.000 € rakamını sorguladı.
Başbakan Giorgia Meloni döneminde göçmenlerin yer değiştirmesini bir öncelik haline getiren İtalya bile hemen hemen gemide değil. Roma, anlaşmanın göçmenleri başka bir yere göndermesine hakikaten destek olmayacağından korkuyor ve yetkilileri, başvuruları onaylanmayanların geri gönderilmesi için net bir rota olmadan sığınma sürecini halletmeye bırakıyor.
Yetkililer, ülkelerin her yıl kaç sığınmacıyı kabul etmesi yada ödemesi gerektiği ve bir ülkenin “kapasitesine” haiz bulunduğunu iddia edebilmesi için kaç sığınmacıyı işlemesi gerektiği şeklinde mühim rakamlar üstünde anlaşmaya varmadı.
İki diplomata gore, mevcut münakaşa AB genelinde yılda 30.000 göçmenin tekrardan yerleştirilmesini hedefliyor.
Bir başka gerilmiş münakaşa da, sığınmacıların işlemlerinin çoğu zaman tutuklamaları ihtiva ettiği göz önüne alındığında, küçüklerin varışta iyi mi ele alınacağıdır. Şimdiye kadar kapı açık bırakılmıştır.
Son teklifte, “12 yaşlarında yada daha ufak evlatları olan aileler, sınır prosedüründen otomatikman muaf tutulmamalı” diyor – tutuklama için bir örtmece.
Bu, reşit olmayanlar için açık istisnalar arayan Almanya için anlaşmayı bozabilir.
Diplomatlar, hem Roma hem de Berlin desteği keserse, anlaşmanın bu aşamada temelde ölü bulunduğunu söylemiş oldu.
İşe yarayacak mı?
Aylarca devam eden görüşmeler ve uzlaşmalar göz önüne alındığında, göç uzmanları bir anlaşmaya varmanın Avrupa’nın sığınma sistemi üstünde tam olarak ne şeklinde bir tesiri olabileceğinden güvenilir değiller.
Son haftalarda, teklif üstünde ince ayar yapıldıkça, tekrardan ince ayar yapıldığından ve tekrardan ince ayar yapıldığından, sürece dahil olanlar için bile daha dolambaçlı ve hantal hale geldi.
Avrupa Sığınmacılar ve Sürgünler Konseyi Direktörü Catherine Woollard, potansiyel yeni çerçevenin gene de Avrupa’daki sığınmacıları yönetmeyi kolaylaştırabileceğini söylemiş oldu.
“Gelen daha çok sayıda insanoğlunun davaları işleme konulacak” dedi.
Sadece Woollard, bunun Avrupa çapında daha çok gözaltı merkezi anlamına da gelebileceğini kaydetti. Ve, tarihsel olarak, Woollard, bunun “kızdırma riski taşıdığını” belirtti. [the] mahalli populasyon.”
Woollard, bu öfkenin mahalli yönetimler üstünde baskı oluşturabileceğini ve daha çok “geri itmeye” yol açabileceğini söylemiş oldu.
Gene de metnin ne kadar boğumlu hale geldiği göz önüne alındığında, ne olabileceğini bilmek zor.
Woolard, “Bu, bu tür bir absürt, işe yaramaz, absürt yapı haline geldi” dedi. “Kurallara sahipsiniz ve sonrasında kurallardan muafiyetlere sahipsiniz ve peşinden sorumluluklara gore denkleştirmelere sahipsiniz.”
Woollard, özetlemek için savaşım ettiğini kabul etti.
“Bir kelime bulmaya çalışıyordum,” dedi. “Ve akla gelen tek şey: Bizans.”